Dudaktan Kalbe Kitap Özeti
ESERİN ADI: DUDAKTAN KALBE
YAZARI: REŞAT NURİ GÜNTEKİN
YAYIN EVİ: İNKILÂP YAYIN EVİ
KİTABIN ÖZETİ
Saip Paşa, İzmir’ de tanınmış birisidir. Ara sırada belediye başkanı seçilmiştir. Hüseyin Kenan adında bir yeğeni vardır. Hüseyin dayısının zoru ile okumuş ve mühendis olmuştur. Hüseyin çocukluğunu Bozkaya bağlarında geçirmiştir. Buradaki annesinin dükkânını satıp Avrupa’ya gider ve burada ünlü bir müzisyen olur. Ayrıca güzel keman çalmaktadır. Dayısının ısrarı ile birkaç aylığına İzmir’e gelir. Dayısı vaktiyle haylaz bir çocuk diye bildiği Hüseyin ile şimdi övünmektedir. Hüseyin Bozkaya’ya gidip dinlenmek ister. Artık eski sefalet günleri bitmiştir. Bozkaya’da küçük “Kınalıpınçakla” tanışır. Lamia, hafif çilli yüzünden dolayı Hüseyin Kenan’ın Kınalıpınçak dediği kız, annesin ve babasını kaybedince amcasının yanına oraya gitmiştir. Hüseyin evli bir kadın olan Nimet Hanım’a kur yaparken dedikoducu ve dar bir çevre olan semt insanlarına karşı, Lamia’nın varlığından epey faydalanır. Her gittikleri yere onu da beraber götürürler. Böylece dedikoduları önlerler. Lamia bu macerayı bilir ve Nimet Hanım evli olduğu için de Hüseyin Kenan’a acır. Hayalinde çocukça, çok acıklı bir macera yaratır. Bunun alelâde bir aşk hikâyesi olduğunu anlayınca fena halde kırılır. İnsanlara, hele çok sevdiği ve gizli gizli kemanını dinlediği Hüseyin’e karşı bütün güvenini kaybeder. Bir gece yarısı Hüseyin Kenan, son eserine çalışırken bahçede bir hayalet gördüğünü zanneder. Hayaletin Lamia olduğunu hayretle görür. Lamia, onun kemanını delice sevmektedir. Böylece, aralarında tuhaf, gizli bir gece arkadaşlığı başlar. Hüseyin onun gelip çalışmasını dinlemesine izin verir.
Yaz bitince, Kenan İstanbul’a Prens Vefik Paşanın Rumelihisarı’ndaki yalısına geçmiştir. Amacı kendisine pek bağlı görünen Prenses Cavidan’la evlenmektir. Prenses Mısırdayken, Hüseyin Kenan yeniden İzmir’e döner. Lamia ile sıcak bir yaz günü havuz başında buluşur. Lamia çok güzel bir kız oluştur. Aralarında aşka benzer bir yakınlık olur. Lamia, geceleri odasının kapısını içten kilitler, pencereden Hüseyin’in bahçesine geçerdi. Ve saatlerce beraber dolaşırlardı. Fakat bir eğlence gecesi Hüseyin zayıf davranır ve Lamia’yı elde eder. Hüseyin annesinin Lamia’yı isteyeceğini bildirir. Ama genç kız Kenan’ın vazifesinden gelen evlenme teklifine kesin olarak reddeder. Lamia’nın hamileliği üç ayı bulunca artık durumu gizlemeyeceğini düşünerek intihara kalkışır. Lamia’yı ölümden kurtarırlar ve Kütahya’da bir akrabasının yanına yollarlar. Mebrure adında bir kızı olur. Daha sonra bir binbaşı ile evlenir. Bu sırada kocasının yeğeni Doktor Vedat sürgün olarak Kütahya’ya gelir. Kenan’ın Prenses Cavidan’la evlendiğini ondan öğrenir. Vedat’la aynı odada bir kömür çarpmasına uğramak Lamia’yı yeni bir felakete götürür. Kocasından ayrılır. Vedat onu almak istese de kız reddeder. Kızı ile İstanbul’a Beylerbeyi’ne gelir. Kısa bir süre sonra Doktor Vedat da İstanbul’a döner. Bir gün muayenehanesinde Lamia’yla Hüseyin’i birbirine tanıştırırken onların zaten tanıştıklarını hatırlar. Hüseyin, Lamia’yı sevdiğini geç fark emiştir. Ve evlilik hayatında mesut olmamıştır. Hüseyin yine Vedat’I muayenehanesinde ziyaret ettiği bir gün onun Lamia ile evleneceğini öğrenir. Vedat Lamia ile evlenir. Hüseyin intihar eder.
ESERDE GEÇEN KİŞİLER
HÜSEYİN KENAN: Duyguları ve istekleri hayatını yönlendirmiş bir kişidir. Müziğe karşı hevesli bir mühendistir. Acımasız ve yüreksiz bir kişiliği vardır. Bir anlık zevk için genç bir kızın hayatını mahvediyor ve sonunda çaresizlikle intihar ediyor.
LAMİA HANIM: Romantik ve aşırı duygusal bir kişiliği var. Saf, temiz ve yürekli bir kişi. Kenan’I çok seviyor. Hayatta hiç yüzü gülmemiştir.
VEDAT BEY: İyi yürekli bir insan. Lamia’yı seviyor ve onunla evleniyor. Mesleğinde başarılı bir doktor.
ESERİN KONUSU
Başarılı bir müzisyen mühendis olan Hüseyin Kenan’ın bazı isteklerine karşı koyamaması ve Lamia’nın hayatını mahvetmesi. Lamia’nın ise hayatın acı gerçeklerine yaşadıktan sonra öğrenmesi. Kenan’ın Lamia ile evlenememesi üzerine intihar edişi konu edilmiştir.
ESERİN ANAFİKRİ
Hayatta bazı şeylere hayır demeyi bilmeliyiz ve başkalarının hayatını bu şeyler uğruna yok etmemeliyiz. Hayatın acı gerçeklerini yaşamadan öğrenmeliyiz.
ESER HAKKINDA DÜŞÜNCELERİM
Yazar bu kitabında yine günlük hayatta yaşanmış veya yaşanabilir bir konuyu ele almıştır. Olaylar net ve anlaşılır. Kitap hayatın geçeğini anlaşılır bir biçimde ele almıştır.
YAZAR HAKKINDA DÜŞÜNCELERİM
Yazarın kitaplarını incelersek tamamına yakınının günlük hayattan alınmış kesitler olduğunu kolayca anlayabiliriz. Bu kitabında da örf tanıtımı ve kişilik canlandırımında başarılı bir eser yazmıştır.
YAZAR HAKKINDA BİLGİLER
1889’ de İstanbul’da doğdu. Edebiyat Fakültesini bitirdi. Liselerde öğretmenlik, müdürlük, Milli Eğitim Müfettişliği, Paris Kültür Ataşeliği yaptı. UNESCO’da Türkiye’yi temsil etti. Romanları, hikâyeleri, tiyatro eserlerinin yanı sıra çeşitli çevirileri de vardır.